🛰️ MEDYA HABER

[tv][bsummary]

🎬 SİNEMAGAZİN

[sinemagazin][bsummary]

🎵 MÜZİKALİTE

[müzikalite][bsummary]

💎 MODERNİZE

[modernize][bsummary]

🔬 AKTÜEL

[Bilgisel][bsummary]

🗃️ DOKÜMAN

[Doküman][bsummary]

🚘 LANSMAN

[lansman][bsummary]

🏆 SPOR

[Spor Habercisi][bsummary]

🎤 RÖPORTAJ

[röportaj][twocolumns]

🚨 ALARM

[Alarm][bigposts]

MAGAZİNCİLER ÇIPLAKLAR KAMPINDA

Türkiye'de magazin adı altında paparazzi röntgenciliği izleyiciyi de, ünlüleri de bıktırdı. Televizyondaki e.otizmin yerini magazin programları aldı. Özellikle de yaz ayları gelince ekranlar et pazarına dönüyor. Bikinili mayolu ünlü tatilciler dakikalarca seyrettiliyor. Amacın haber değil göz banyosu olduğu o kadar bariz belli ki, normalde en fazla bir dakikalık olan görüntü, başa sarılıp 6-7 dk ekrana geliyor. "X hanım güneşlendi" diyerek kalçadan pankreasa kadar objektif neyi yakaladıysa öğlen vakti ekrana yansıyor. Bir de ekranın köşesine full bikini resim yapıştırdım mı, al sana magazin haberleri! "İzleme o zaman" diyeceksiniz de, kumandada kanal değiştirirken hangi kanalı açsanız evin içinde çıplaklar kampı atmosferi oluyor. Rastlamamak mümkün değil. 



MAGAZİN VE PAPARAZZİ ARASINDAKİ FARK

1993'te radyoda Sinemagazin ismiyle yaptığım, 1994'te televizyona Mavi Gece ismiyle taşıdığım bir MAGAZİN programı hazırlayıp sunuyordum. Formatı tamamen kendime aitti ve bir benzeri de yoktu. Çok ilgi gördüğü için şapkamızdan çorabımıza kadar her şeyin bir sponsoru vardı. Açılış anonsunu stüdyo ya da güzel bir açık mekanda yaptıktan sonra, röportajları yine fortuna Zafer ve Zeynep ikilisi olarak kendimiz yapıyorduk. Yani hem sunucu, hem muhabir gibi program yapıyorduk. Magazin haberlerinin stüdyo sunumlarını da tanınmış yüzlere her hafta dönüşümlü yaptırıyordum. Bazen de beğenilen modellere sunduruyordum. Programda, fotoğrafını deforme ettiğimiz bir ünlüyü; ''Bu sanatçıyı tanıdınız mı?'' köşesindeki yarışmayla ödüllendiriyordum. Haftanın modeli köşesinde de geleceği parlak modellerin tanıtımları, defileler, açılışlar, konserler vb. renkli dünyalar yer alıyordu. (Altta videosunu izleyebilirsiniz). 




İlk yıllarda Antalya'da olduğumuz için her an tanınmış yüzleri bulmakta zorluklar oluyordu. Bu yüzden uçak bileti ve konaklamasını karşıladığımız özel konuklarımızı Antalya'da ağırlıyorduk. (Her gün bir çok ünlü ve menajeri beni arayarak konuk olmak istiyordu.) Aklınıza gelebilecek herkesi misafir ettik. 1994 yılında Antalya'da başladığımız Türkiye'deki özel televizyonların ilk ''magazin'' program formatı olan Mavi Gece'nin sonraki yıllarda benzerleri türediği için şimdi anlattıklarım basit kalabilir. Bu formatı ilk benim yaptığımı çoğunuz bilmiyorsunuz çünkü, bizim kanalımız o yıllarda Antalya'dan yayın yapıyordu. İstanbul televizyonları benzer ve hatta birebir aynı içeriği uygulamaya başladığında, onlar bizden daha geniş alanda izlendiği için ilk yapanın da onlar olduğu zannedilmişti. O dönemlerde özellikle benimle tanışmak için kanala gelen bazı gazeteciler, ''Bu harika bir program, nereden aklına geldi'' vs. sözler söyleyip, MAVİ GECE'de gördüğü formatın aynısını İstanbul'a dönünce çeşitli kanallarda yapmaya başladı ve televizyoncu oldular. Neyse ki artık teknoloji bize ''ilk olduğumuzu ispatlama'' imkanı veriyor. 
Bu videodaki anonsta haftanın sunucu konuğu jenerik müziğimizin etkisiyle her ne kadar ''paparazzi'' diyor olsa da Mavi Gece paparazzi değil Magazin programıydı. 

 
O yıllara göre çok ileri teknoloji kullanan, jeneriği, grafikleri herkesi şaşırtan ve döneminin en çok izlenenlerinden olan programdan bir örneği 1994 yılının videosunda izleyebilirsiniz. Ünlülerin sırlarını açığa çıkartmadığımız, yakalamaca oynamadığımız ve kim kiminle beraber diye hiç merak etmediğimiz Mavi Gece formatı gerçek bir magazin örneğiydi. İnanılmaz sırlarını bildiğim ünlülerin gizli hayatını açığa çıkarmış olsaydım dünya alem bizden haberdar olurdu. Fakat bizim böyle bir amacımız olmadığı ve özel hayata saygı duyduğumuz için bunu hiç kullanmadık.

Şimdiye kadar hiç kimsenin bilmediği bir gerçeği en yakın zamandan bir örnekle anlatayım. Artık bir sır olmaktan çıktığı için söylememde bir sakınca yok. Biliyorsunuz Tarkan ve Pınar Tevetoğlu çifti şu anda evli. Konumuz onlarla ilgili. Yıllar önce sosyal ağlarda Pınar isimli bir hanım beni ekledi. Sürekli Tarkan'la ilgili sorular soruyordu. Hemen her gün Tarkan'ı anlatıyordu. Ben artık sıkılmaya başlayıp ''Neden sürekli Tarkan'ı sorup onu anlatıyorsun. Tamam anladım çok seviyorsun, hayransın'' diyerek tepki verince ''Tarkan çok mütevazı bir insan biz görüşüyoruz. Göreceksin bir hayranıyla evlenecek. Sana bir sır vereyim aramızda kalsın. Biz Tarkan'la evleneceğiz'' dedi. Pınar Hanım'ın düzgün biri olduğu kanaatinde olduğum için bunu ilk söylediğinde yalan olmadığını hissettim. ''Eğer gerçekse ikiniz için de hayırlı olsun'' dedim. Bu olay medyada herkesin Tarkan-Pınar çiftini ilk duyduğu tarihten aylar yıllar önceydi. Yani bu evliliğe giden yolu ilk bilen televizyoncu olmama rağmen bir fırsatçılık yapmadım ve hiç kimseye bu sırrı anlatmadım.

Arada güven oluştuğu için ilerleyen günlerde Tarkan'la nerelere gittikleri, neler yaptıklarıyla ilgili bazı şeyleri de ara sıra sosyal medyada heyecanla bana anlatıyordu. Son olarak anlattığına göre Isparta tarafına gezmeye gideceklerdi. Ben de kendisine ''Eğirdir Gölü'ndeki adaya gidin orada harika levrek yapan bir yer var, orada yemek yiyin'' demiştim. Sanırım gitmişlerdi. Sanırım diyorum çünkü, bir süre sonra Facebook Türkiye'de çok fazla takipçisi olan hesapları sebepsiz yere kapatmıştı. Benim de profil ve 350 Bine ulaşan sayfam kapanınca tüm arkadaş listem yok olmuştu. Bu yüzden, o tarihten sonra Pınar Hanım'la bir iletişimim olmadı. Uzun bir süre sonra da ''Tarkan ve Pınar Tevetoğlu Evlendi, Yakalandı, Evleniyor'' diye haberler çıkmaya başlamıştı.

Bu konuyu hem anı olsun hem de magazin ve paparazzi arasındaki farkı ayırt etmek için bir örnek olsun diye anlattım. Eğer ben değil de bir başkası Tarkan'ın bir ilişkisini ya da evleneceğini öğrense sırrı saklar mıydı? Kesinlikle ''bam bam bam'' diye son dakika magazin haberlerine konu ederlerdi. Büyük habercilik başarısı gibi kasıla kasıla gezerlerdi. Ben paparazzi yapmadığım ve özel hayata saygısızlıktan hoşlanmadığım için sırları açığa vurmamayı tercih ettim. 90'lardaki magazin programlarımda da kendi rızaları olmadan hiç bir ünlünün haberini yapmadım. Birisi ''Bu gizli kalsın'' dediği zaman o kesinlikle bende kalmıştır.

Mesela, dönemin en ünlü müzik yapımcılarından Zeki Aköz ve sanatçı Sibel Alaş'ın birlikteliğinden kimsenin haberi olmadığı günlerde bir mekanda karşılaşmıştım. Yanımda kameramanımı görünce çok tedirgin olmuşlardı. Yanlarına gittim ve ''Paparazzi yapmadığımı ve sırları açığa vurmayacağımı belirttim.'' Her ikisiyle de ayrı ayrı köşelerde ve farklı konularda röportajlar yapıp birer hafta arayla yayınlamıştım. Böylece kimse onların aynı mekanda olduğunu farketmemişti. Sonrasında da evlendiler zaten. Burada küçük anılar ve Tarkan örneği verdim ama bir çok ünlünün sırları halen bende saklı. Açığa vurmanın da gereği yok diye düşünüyorum ve yeni nesile fikir versin diye paylaşıyorum. Fikir edinip, daha iyisini daha farklısını yapsınlar istiyorum.

 
 Artık biz magazin programlarını bırakalı yıllar oldu ama benzer programlar bir adım ileri gidemedi. Diğer programlar ''magazin'' adı altında ''paparazzi'' yapmaya devam ederken, tıpkı bizim gibi her hafta değişen çeşitli sunuculara yer veriyorlar. Günümüzde ''tecrübe edinsin, piyasa yapsın, ekranda biraz dekolte versin ki sansarlar ekrana kitlensin'' diye, iki lafı bir araya getiremeyen ve hatta prompter okumaya bir türlü alışamayan modellere yıllarca sunum yaptırıyorlar. Artık ekranda görmediğimiz bir tek pankreasları kaldı. Herkes sunucu oldu ne yazık ki! Kendine, ''Blogger, youtuber'' gibi boş sıfatlar yükleyen ve aslında herhangi bir mesleki konuda bilgi sahibi olmayan kızları bulup sunucu diye ekrana çıkarıyorlar. Neye göre seçildikleri belli değil. (Aslında belli de, belli değil işte.) ''Eşinden boşanmasıyla tanınan'' bir kızı alıp bir anda sunucu yapabiliyorlar. Sunabilse tek kelime söyleyemem ama yıllar geçti halen cümle kuramıyor ve hata yaptığını bildiği için sunumda şaşkın gülümsemeler bile yapıyor bu arkadaş. Hadi sunucu yapamıyor da, yönetmen yapımcı falan da mı göremiyor. Kanalın yöneticisinin hiç mi dikkatini çekmiyor bu sunumlar.

Bir kişi yapımcıları eleştirince, bu en basit eleştiriyi bile kabullenmiyor ve eleştirene karşı atağa geçiyorlar. Aslında onlar da neyin ne olduğunun çok çok iyi farkındalar ama kamufle etmek için böyle davranıyorlar. Programların içerikleri 25 yıldır aynı kalıp devam ediyor. Üstüne bir tane kattıkları yenilik yok. Ben o tür programları bırakalı çok oldu ama merak ediyorum, beni mi bekliyorlar acaba yeni bir şey üretmek için. Stüdyo ortamında birkaç yorumcu oturuyor, eğer yorumcu bir sanatçıysa meslektaşlarına yıkama yağlama yapıyor. Gazeteciyse zaten ünlülere karşı zaafı oluyor ve hayran hayran yorumlar yapıyor.

Bir de kendisine ''Magazin Gazetecisi'' diyor. Dikkat edin! gazetecinin; 'Spor Gazetecisi, Haber Gazetecisi'' olur mu hiç? Muhabir olur, köşe yazarı olur, spor yazarı olur ve bunların hepsine ''Gazeteci'' deriz. Magazin muhabiri olabilir, paparazzi olabilir ama Magazin Gazetecisi diye bir şey olmaz. Birileri, ''Magazin Gazetecisi, Magazinci'' diye bir şey uydurmuş herkes akıntıya kapılıp öyle gidiyor. Kimse kızmasın ama yaptığınız içerik magazin bile değil, paparazzi! Acaba aradaki farkı kaç kişi biliyor? Günümüzdeki programların neredeyse tamamı ''Magazin'' diye nitelendiriliyor olsa da, aslında hepsi ''Paparazzi'' formatındalar ve ekranda zaman zaman tepki alan işler yapıyorlar. Magazin / Paparazzi ayrımı yapılınca, aslında herkesin dert yandığı ve izlemekten bıktığını söylediği şeyin Magazin değil, Paparazzi olduğu ortaya çıkmaktadır.
(Günümüzde tüm magazin programlarına konu olan aşağıdaki Tarkan röportajı 1995 yılından kalma bir videomuz) 




MAGAZİN VE PAPARAZZİ ARASINDAKİ FARK NEDİR? 

Magazin: Tanınmış kişilerin, biyografisi, ev hayatı, iş kariyeri vb. birçok konuda kendilerini en iyi şekilde ifade edebilmeleri için fırsat tanımak, söz hakkı sağlamak ve medyada yer vermektir. 

Paparazzi: Tanınmış kişilerin, bir mekanda eğlenmesi, ilişkileri, frikikleri vb. birçok konuda kusurlarını, açıklarını yakalayarak medyada yer vermektir. 



Arapça "MAKHAZİN" (MAKHZAN kelimesinin tekil hali MAHZEN) kelimesinden geliyor. 

İngilizce de aynı anlamı karşılıyor, fakat zamanla "Muhtelif yazı parçalarından oluşan periyodik yayın" anlamını almış. Kısaca ''Dergi'' içeriği gibi. 


Alttaki video için bir paparazzi örneği diyebiliriz. Hem de beni yakalamışlar. :) 

2 yorum:

  1. Sayenizde yine yeni bilgiler öğrendim, doğru bilinen yanlışlar konusunda aydınlandım. Teşekkür...

    YanıtlaSil

Düzgün dille ve itham hakaret içermeyen yorumlarınız, editör onayından sonra yayınlanmaktadır. www.fortunaTV.com

📡 TV KANALI KURULUMU



🛒 ALIŞVERİŞ