🛰️ MEDYA HABER

[tv][bsummary]

🎬 SİNEMAGAZİN

[sinemagazin][bsummary]

🎵 MÜZİKALİTE

[müzikalite][bsummary]

💎 MODERNİZE

[modernize][bsummary]

🔬 AKTÜEL

[Bilgisel][bsummary]

🗃️ DOKÜMAN

[Doküman][bsummary]

🚘 LANSMAN

[lansman][bsummary]

🏆 SPOR

[Spor Habercisi][bsummary]

🎤 RÖPORTAJ

[röportaj][twocolumns]

🚨 ALARM

[Alarm][bigposts]

DEMİRÖREN MEDYA, TV KANALI SATABİLİR

Bu haber ilk defa fortunaTVcom'da: Yıldırım Demirören'in babası Erdoğan Demirören 2011'de Milliyet ve Vatan Gazetelerini satın alarak Demirören Medya Grubu'nu kurmuştu. Demirören, 21 Mart 2018'de Aydın Doğan'a ait Doğan Medya Grubu bünyesindeki tüm yayın organlarını satın alarak Türkiye'nin en büyük medya grubu oldu. 


Doğan Medya Grubu'ndaki Kanal D, CNN Türk, TEVE2, DreamTV, DreamTürkTV, BluTV, D-Smart, NBATV, Cartoon Network, DHA, Hürriyet Gazetesi, Posta Gazetesi, Fanatik Gazetesi, Hürriyet Daily News, Doğan Burda dergileri, dağıtım şirketi YAYSAT başta olmak üzere tüm gazete, dergi ve televizyonlar 1 milyar 250 milyon Dolar'a Demirören Medya Grubu'na satıldı. 


Uzun suredir yayına ara veren Dream TV müzik kanalı 1 Temmuz 2023'de yeniden yayında. Fakat RTÜK isim değişikliği başvurusu kabul edilince Dream isminin yerini Dramax TV Kanalı alacak. 


DEMİRÖREN MEDYA TV KANALI SATABİLİR DEMİŞTİK 

2022'de Demirören Medya Grubu'nun Hürriyet Gazetesi başta olmak üzere, bazı televizyonları da elinden çıkarabileceği söylentileri dolaşmaya başladı. ''Bence Teve2, Dream TV, Dream Türk TV kanallarının tümü ya da biri satışa eklenebilir diye düşünüyorum. Zaten klasik televizyon izlenme biçimi değiştiği için artık müzik kanallarının hiç bir fonksiyonu kalmadı'' demiştim. RTÜK başvurusu Haziran 2023'te kabul edilerek DREAM ismi DRAMAX olarak onaylandı. Demirören Medya'nın yerli diziler için 2021'de kurduğu Dramax Platformu bir süredir askıda bekliyordu. Artık, Dramax Medya Platform ve İletişim Hizmetleri A.Ş'ye ait Dramax TV Kanalı olarak Dream yerine geçecek. 


DEMİRÖREN MEDYA HAKKINDA İLK HABERLERİMİZ 

Kanal D ve CNN TÜRK, Demirören Medya Grubu'na geçince yoğun eleştirilerin odağı olmaya başladı. Çünkü, muhaliflerin parmakla gösterdiği medya grubu bir anda el değiştirdi ve saldırgan üslup yerine daha ortadan bir yayın politikası tercih etti. Yani asıl mesele sunucunun kim olduğu değil, Demirören'in muhalif yayın yapmıyor olmasıydı! ''Bir kanal muhalif değilse yandaştır'' düşüncesi o kadar hastalıklı bir şey ki, ağzınızla kuş tutsanız kimseye anlatamazsınız. Geçmişte Buket Aydın'ın yaşadığı sıkıntılı sürecin temel sebebi de buydu. 


BUKET AYDIN'A LİNÇ GİRİŞİMİ 

Şimdi, ''Buket Aydın'' tartışmasının ilk nasıl başladığını hatırlatayım. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu Kanal D'de ağırladığı programda, ''Bir çok seçim kaybettiniz'' diye sorusuna başlarken Kılıçdaroğlu; ''İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin vs. bir çok şehri alacağız'' dediği anda, Buket Aydın; ''Bu sefer o kadar iddialısınız yani'' diyerek şımarık bir gülüş atıyor. Özellikle tekrar edeyim, ''Kesinlikle dalga geçmiyor, şımarık bir gülüş'' atıyor. (Videoyu bir de bu gözle izleyin) Çünkü, o gülüşteki şımarıklık, Buket Aydın'ın Kanal D haber bültenlerindeki sunuşlarında da fazlasıyla gözüme çarpıyor ve çok eleştiriyordum. ''Öz güveni o kadar tavan yaptı ki, haberleri fazla rahat ve şımarık sunuyor'' diye çevremdekilere de söylemişimdir.

Hatta bir tık ileri gideyim, Kanal D'ye ilk çıktığı günlerde twitter'da şahsi hesabımda bunu dile getirip ''Haftasonu haberlerini sunan Gözde Atasoy Kökçü'nün Kanal D Ana Haber'e daha çok yakışacağını'' söylemiştim. ''Doğal imajıyla yıllardır tarafsız ve yorumsuz biçimde sadece haber sunduğu için her kesimin kabullenebileceği biriydi.'' Halen de aynı görüşteyim. İşte bunların hepsi bir yana, Buket Aydın'ı hedef belleyen kesim hiç boş durmadı. Tek başına da değil, tüm muhalif medyanın desteğiyle seçim sürecinden beri linç ediliyordu. Oturduğu kalktığı suç oldu. 

O kadar baskı yedi ki, Ekrem İmamoğlu mazbatasını aldığında haberi sunan Buket Aydın, ''Büyükşehir Belediye Başkanı'' dememeyi tercih etti. Hazır kıta hemen ikinci linç girişimini başlattı. Organize bir biçimde Buket Aydın'ı o koltuktan edebilecekleri güne kadar hep aynı kalıp cümlelerle saldırdılar. Hep aynı fotoğraflar, hep aynı cümleler kullanıldığı için organize bir linç girişimi olduğu belliydi ve amaçlarına ulaştıkları gün, muhalif medya desteği gecikmedi. ''Kanaldan Kovuldu, Buket'e Güle Güle, Kapıya Kondu, Güvenlik Attı'' vb. haber etik ilkelerine son derece ters düşen başlıklarla haksızlık yapıldı. Ben de buna karşı çıkıyorum. Kanal D yönetimi anahtarı teslim ettiği haber başkanına sahip çıkmadı. 

Kapalı kapılar ardında neler oluyor belli değil. ''Kendini odaya kitledi güvenlik kapıda bekliyor. Yok aslında tatile çıktı'' gibi karma karışık bir süreç ortaya çıktı. Buket Aydın'ın işten çıkarılmasını gerektirecek elle tutulur hiç bir geçerli sebep yok. Yukarıda anlattığım gibi, o koltuğa kim oturursa otursun aynı baskıyı görür çünkü asıl mesele muhalif olunmaması. Aynı durum CNN TÜRK için de geçerli. CNN TÜRK yayınında mazbata töreni haberinin photoshop'lu (sahte) fotoğrafla ekrana getirilmesiyle yerden yere vurulurken, aynı yanlış fotoğrafı kullanan FOX için kimsenin sesinin çıkmamış olması da her şeyi açıklıyor olmalı. 


CNN TÜRK'LE DERTLERİ VAR 

CNN TÜRK'ü ABD'deki CNN'e şikayet eden CHP'nin talebi üzerine CNN International'dan bir hamle gelmişti. ''CNN Türk ile irtibat halindeyiz ve bize Türk seçimleri hakkında dengeli bir yayın yapmak adına bütün gayretlerini sarf ettiklerine dair teminatlar ve kanıtlar sundular'' diyen kanalın ABD'li yöneticileri yakın bir zamanda yeni bir ekip görevlendirerek, ''CNN Türk çalışanlarıyla Türkiye’de beraber çalışarak, CNN standartlarına uymaları için uğraşacağız'' açıklaması yapmıştı. Şimdi söyleyeceklerimi siyasi değil objektif olarak düşünün. Bu açıklamada ''CNN standartları'' bana enteresan geldi. Mesela 2015 seçimleri döneminde CNN TÜRK'ün muhalif bir kanal olduğunu hepimiz biliyoruz. Acaba o günlerde ABD'li ortaklar CNN TÜRK için eğitim kararı aldılar mı? ''Dengeli yayın'' cümlesi kurdular mı? Hiç birini yapmadılar tabii ki! Demek ki mesele başka. 

Buradan bizim anladığımız, ''Muhalif olunca uyarıya gerek yok ama hükumete yakın olunca acilen uyarılıyor'' olması. Özellikle de bir siyasi partinin şikayetiyle 'bağımsız' televizyon kanalına ''eğitim kararı'' alınıyorsa pek de tarafsız ve adaletli bir yaklaşım gibi görünmediği gibi, ''Basın özgürlüğü'' sloganları atanların samimiyetine de gölge düşürmüyor mu? Geçmişte CNN TÜRK ekranlarını parselleyen bir sunucunun şu anda ''kırmızı bültenle aranıyor'' olduğunu hepimiz biliyoruz. Acaba bu konuda ABD'li CNN yöneticilerinin CNN TÜRK'e ''Bu adamın ne işi vardı bu kanalda'' diyerek herhangi bir ''standart'' uyarısı yaptığını duyan oldu mu? Tabii ki olmadı ve olamaz. Çünkü standartlar başka! Venezuela'daki darbe girişiminde ABD'li CNN'in nasıl darbe destekçisi yayınlar yaptığını hepimiz gördük. Acaba CNN TÜRK'ten bir ekip gönderip ''ABD'li CNN'e dengeli yayın konusunda eğitim'' verdirsek mi? Mümkün değil tabii ki. CNN International işine geldiğine göre yayın yapıyor. Asıl mesele muhalif olmak. 

Başka bir örnek de, muhalif olduğunu hepimizin bildiği FOX Türkiye. ABD'li FOX yöneticileri ''standart'' diyerek bir uyarı yapıyor mu? Yapmıyor. Bence yapılmaması da gerekiyor. Eğer muhalif bir kanal, muhalifken uyarılmıyor ama hükumete yakın olduğu söylenerek uyarılıyorsa, ortada tek bir standart var demektir. ''Muhalif kal, canımı ye'' standardı! Benim gözlemlerime göre, muhalifler birini hedefe koyduğu zaman, o kişinin attığı her adımı hastalık seviyesinde eleştirerek yansıtmaya başlıyorlar ve kendi yandaşlarının hatalarını görmezden geliyorlar. Mesela, Kanal D Ana Haber'de Buket Aydın bir süredir hedefe konuldu ve yıpratma adına aşağılayıcı başlıklarla yüklenip duruyorlar. ''Haber sitesi'' denilen sayfalarda atılan başlıklar gerçekten basın etiğine aykırı biçimde sınırları aşıyor. Spiker hedefe konulduğu için, ağzıyla kuş tutsa dillerinden kurtulamaz artık. Bir diğer örnek de, photoshoplu mazbata fotoğrafını yanlışlıkla ekrana yansıtan CNN TÜRK'ü yerden yere vurmaları. Aynı yanlış fotoğrafı paylaşan Fatih Portakal ve FOX TV'ye kimsenin sesi çıkmadı oysa ki! Neden? Çünkü FOX muhalif CNN TÜRK değil! Neyse fazla detaylandırmaya gerek yok, herkes anladı meseleyi. 

CNN TÜRK'E KAFAYI TAKTILAR 

Hastalıklı düşünce öyle bir hal aldı ki, ''Bir kanal muhalif değilse yandaştır'' zannediyorlar. Hatta şu an eleştirdiğim için bana da ''yandaş'' diyenler oluyordur. Bir adım öteye giderek ''Kesin bu da mamalanıyor'' söylemini vasat bir şekilde dillendiriyor olabilirler. ''Mamalanmak'' ne kadar da gıcık bir söylem. Aslında bu sözleri söyleyenler ''Kendi çıkarları olmadan tek adım atmazlar.'' Herkesi kendileri gibi zannederler. Ben sadece doğruları ve yanlışları ifade ediyorum. ''Dengeli yayın'' meselesine de aynı şekilde yaklaşıyorum. ''Dengeli yayın'' herkese kapılarını açmaktır. Yakın zamanda bunu en doğru yapan NTV ve STAR Haber oldu. Ben, NTV ve STAR Haber'in yorumsuz yayınlarla kimseyi rahatsız etmeden temiz yayın yaptığını düşünüyorum. Patron ona yakınmış buna uzakmış beni hiç ilgilendirmiyor. Ekrana sadece haber yansıtılıyor. Ben de haberleri yıllardır bu iki kanaldan izliyorum. Televizyonların sert biçimde hükumete yakın veya muhalif yayın yapmaları gözüme hoş görünmüyor. İlk yıllarında NTV de bugünkü bazı haber kanallarının hatasına düşerek sert muhalif yayınlar yapıyordu. O dönem ''tek taraflı yayıncılık'' yaptıkları için izlemiyordum. Sonradan daha objektif bir anlayışa geçince hemen ''yandaş'' yakıştırması yapıldı. Başta da söylediğim gibi, ''muhalif değilse yandaştır'' yanılgısı var. 

CNN TÜRK ise ilk yıllarında çok iyi gidiyordu. ''Dengeli'' yayın yapıyordu. Kısa süre sonra bir anda pozisyon alıp çok sert muhalif yayınlara başlayınca kan kaybı kaçınılmaz oldu. Bugün CNN TÜRK'ün düşüşünün en büyük sebebi yıllar önceki o temeldeki ''pozisyon alma çabasının'' etkisi. Şimdiyse, ''Muhalif olmaktan vazgeçip, objektife döneyim, suya sabuna pek dokunmayayım'' mantığıyla yayına yön vermeye başladığı gün, muhalifler CNN TÜRK'ü linç etmeye başladı. Muhalif olan izleyicileri kaybederken, imajı muhalif kaldığı için diğer kesimin de ilgisini çekmiyor. Yani CNN TÜRK arada kaldı! Artık bu zorlu bir geçiş süreci. Yazımın devamında da anlatacağım gibi, bu süreçten kurtulması için tek şansı CNN markasını atıp, yeni bir imaja bürünmesi. CHP'nin son açıklamasında ''Partimiz CNN Türk'e konuk olmama, izlememe ve izlettirmeme kararı almıştır'' demesinden de anlaşılacağı üzere CNN Türk muhalif kanadın diline düştü bir kere. Bir siyasi partinin televizyon kanalını ''boykot'' etmesi de ayrı bir özgürlük boyutu. (Tuncay Özkan halen yeni bir televizyon kurma arayışı içerisinde ve haberi bana çoktan ulaştı bile. Onu ayrı bir başlıkta anlatırım) 

CNN atağa geçerek zorlu süreci atlatırsa izleyiciyi kapabilir ama bir gerçek de var ki ABD'lilerin Dünya genelinde CNN markası itibarını fazlasıyla kaybedeli çok oldu. Türkiye'de de kanalın isminin CNN TÜRK ya da DNN TÜRK olmasının fazla bir önemi kalmadı. Demirören Grubu'nun kendi kararı ya da ABD'li ortaklarının yaptırımıyla marka anlaşması sona erse, fazla bir önem arz etmeyecek artık. Geçmişte Türkiye'de ABD'li ''NBC'' kanalının ''CNBC-e'' markası vardı ve kapandı gitti. Onun yerine bir kaç yeni kanal birden açıldı ve CNBC'nin ismi bile hatırlanmaz oldu Türkiye'de. Yani CNN de büyük bir kayıp olmayacaktır. İlle de yabancı marka ortaklığı aranıyorsa başka kanallar da var iş yapılabilecek. Yakın gelecekte CNN TÜRK markası için bir değişim olacağını düşünüyorum. Benim bu yazımdan sonra CHP ABD temsilciliği ''CNN isim hakları CNN TÜRK'ten geri çekilene kadar mücadelemiz sürecek'' açıklaması da yaptı. ABD'nin CNN isim hakkını CHP'nin memnun kalacağı bir kanala vermesi ''güzel'' olur. Mesela ''CNN HALK'' TV yapsınlar çok güzel olur. Tövbe Ya Rabbi! (Yeni gelişmelerde haberimiz güncellenir) 


DEMİRÖREN MEDYA GRUBU HAKKINDA 
Yıldırım Demirören'in babası Erdoğan Demirören 2011'de Milliyet ve Vatan Gazetelerini satın alarak Demirören Medya Grubu'nu kurmuştu. Demirören, 21 Mart 2018'de Aydın Doğan'a ait Doğan Medya Grubu bünyesindeki tüm yayın organlarını satın alarak Türkiye'nin en büyük medya grubu oldu. Doğan Medya Grubu'ndaki Kanal D, CNN Türk, TEVE2, DreamTV, DreamTürkTV, BluTV, D-Smart, NBATV, Cartoon Network, DHA, Hürriyet Gazetesi, Posta Gazetesi, Fanatik Gazetesi, Hürriyet Daily News, Doğan Burda dergileri, dağıtım şirketi YAYSAT başta olmak üzere tüm gazete, dergi ve televizyonlar 1 milyar 250 milyon Dolar'a Demirören Medya Grubu'na satıldı. 

1 yorum:

  1. Kanalları gezerken Halk TV Ana Haber Bülteni'ne rastladım birkaç gün evvel. İrfan Değirmenci'ye bir seyirci sosyal medyadan şunu yazıyor: "Haberi okuyun lütfen, yorum yapmayın."
    Sosyal medyada, yorumcu spikerlerin bir konu hakkında beyan ettiği görüşleri TT olunca (böyle yapay isimlendirmeleri kullanmaktan kaçınıyorum ama bazen modaya uyarak derdimizi ifade edebiliyoruz) spikerler de gaza gelip coşuyor.
    Bu da yapmacık geliyor biraz bana. Milletçe akıldanelik yapmaya bayılırız. Böyle akıldanelik yapan birkaç televizyoncunun (sadece haber sunucusu değil) özel hayatında tam tersi bir imaj çizdiği basına yansımıştı.
    Kısacası; prompteri oku geç.

    YanıtlaSil

Düzgün dille ve itham hakaret içermeyen yorumlarınız, editör onayından sonra yayınlanmaktadır. www.fortunaTV.com

📡 TV KANALI KURULUMU



🛒 ALIŞVERİŞ