🛰️ MEDYA HABER

[tv][bsummary]

🎬 SİNEMAGAZİN

[sinemagazin][bsummary]

🎵 MÜZİKALİTE

[müzikalite][bsummary]

💎 MODERNİZE

[modernize][bsummary]

🔬 AKTÜEL

[Bilgisel][bsummary]

🗃️ DOKÜMAN

[Doküman][bsummary]

🚘 LANSMAN

[lansman][bsummary]

🏆 SPOR

[Spor Habercisi][bsummary]

🎤 RÖPORTAJ

[röportaj][twocolumns]

🚨 ALARM

[Alarm][bigposts]

TÜRK FUTBOLUNDA MENAJERLER MASUM

Altın Karma Futbolcu Temsilciliği olarak Dünyanın her yerinden yüzlerce kulüple ve futbol profesyonelleriyle iletişim kuruyoruz. Her seviyeden Yabancı kulüplerle kolaylıkla iletişim kurup cevap alabiliyorken, aynı dili konuştuğumuz bu ülkede muhatap bulmakta zorlanıyoruz. Yani ''Türkiye'de altyapı sorunu, teknik taktik'' demekle bitmiyor iş. Bir bütün halinde oyunu kuralına göre oynamazsan ülke futbolu geriye gitmeye devam eder. 


Futbol sadece sahada oynanan bir oyun değil. Başkanı, sportif direktörü, teknik direktörü, futbolcusu, menajeri ve temsilcisiyle herkes bir paydaş. Hepimiz birlikte çalışıyoruz. Fakat Türk basını öyle bir hale getirdi ki, kulüplerimiz menajerlerden korkar oldu. Yöneticiler ve kulüp profesyonelleri basit bir mesaja cevap vermekten çekiniyorlar, ''Acaba yanlış anlaşılır mı'' diye tedirginler. Bir yerlerde karşılaşınca bunu bize söylüyorlar! Bu tür saçmalıklar Dünyada sadece Türkiye'de var. Bu yüzden de transferlerde hep duvara toslayıp sportif başarılardan uzak kalan bir ülke futboluna şahitlik ediyoruz. Ama kendilerine sorsan hepsi duayen yönetici. Yabancı takımların iletişimi mükemmele ulaşmışken, bizim kulüplerin web sitesi bile yok, daha ne diyelim ki! 


MENAJERLER MASUM, SİZ BAŞKANLARI ARAŞTIRIN 

Türk televizyonları ve özellikle spor servisleri sektöre çok büyük zarar veriyor. Nasıl mı? Mesela transferde para sorunu yaşayan her kulüp haberinde ''Menajer kazığı, sahtekar menajer, futbolcu alacakları için FIFA'ya gitmiş vb.'' diye olayı yanlış yöne çekiyorlar. Halbuki, ''Başkanın haberi ve onayı olmadan, kulüpte hiç bir para hareketi olamaz.'' Yani eğer bir transfer zararı varsa bu hatayı yapan başkandır, menajer değil. Eğer bir dolandırıcılık varsa o da başkandan geçmeden olacak bir şey değil! Her seferinde menajerleri kötülemekten bir vazgeçin artık. 

Menajerler futbolcunun fiyatını belirler ve kulübe teklif eder. Futbolcusu o seviyede olsun ya da olmasın, ister 100 yazar, ister 1000 yazar ücretine. Bu ücret kabul edilip imza atılınca sözleşmede yazan hesaba para yatar. Her şey açık ve nettir. Şimdi burada menajerle ne alakası var mağduriyetin. Tüm ekip inceleyip futbolcuyu beğenmiş ve parayı ödemeyi kabul etmişsin. Burada bütün sorumluluk başkana aittir. Menajerler dışarıdan iş yapar, kulüp için değil, futbolcusu için çalışır. Bakın burası işin en önemli yeri, ''Başkan işin içinde olmadan hiç bir menajer futbol kulübünü dolandıramaz.'' Çünkü kulübe dışarıdan futbolcu öneren bir menajerin para trafiğiyle hiç bir alakası olamaz. Başkanla aralarında özel iş tutuyorlarsa o zaman ''Başkanın transfer kazığı'' diye yazarsınız. 

Değeri 100 olan bir futbolcunun sözleşmesine 200 yazdırıp arta kalan ücreti başkan nasıl taksimat yapıyor onlara sormak lazım. Neler döndüğünü bilmeden en kısa yoldan menajeri suçlamak, futbolumuza çok büyük bir darbelerden biri. Bunlar yıllardır bizim futbolumuzda olan ve her seferinde ''Menajerin suçlanmasıyla'' sonuçlanan karmaşık işler. Hal böyle olunca, kulüp yöneticileri de menajerlerden korkar oldular. Hemen bir önyargıyla yaklaşılıyor. Çünkü onlar da futbol piyasasına hiç hakim değiller. Elin yabancı takımları bütün kapıları açıp, çatır çattır büyürken, Türk futbolu hep yerinde sayıyor. Bu ülkede, teknik, taktik ve yetenek sorunu yok. Bilgi ve iletişim sorunu var. 


TÜRK FUTBOLUNDA SCOUTING ANLAYIŞI VAR MI 

Türkiye'de kulüplerin scouting ekipleri o kadar uzun araştırmalar yapıyor ki, yetenekli futbolcuları benden 10 yıl sonra keşfediyorlar. İşte bu yüzden yabancı kulüplerin 10 günde bitirdiği işi bizimkiler 10 yılda tamamlıyor ve futbolcu 30 yaşında transfer oluyor. Asıl maharet, futbolcunun genç denebilecek bir yaşta keşfedilip takıma ucuz maliyetle kazandırılarak yüksek ücretle başka takımlara satılmasıdır. Türkiye'de ise ucuz fiyatlı bir futbolcuya peşinen ''Ücreti düşükse, kötü futbolcudur'' damgası vuruluyor. Bu şartlar altında kulüplerimize yetenekli bir futbolcuyu anlatmak oldukça zor. 

Türkiye'de scouting ekipleri, ''Transfer edilmesi planlanan futbolcuların bilgilerini, istatistiklerini aylarca toplayıp, futbolcu havuzuna atarak rapor etmekten başka iş yapmıyorlar. Kayıtlı yüzlerce futbolcu var ellerinde.'' Yani, keşfettikleri bir şey yok aslında. Sadece matematik hesabı yapıyorlar. Onlara scout değil ''transfer komitesi, analizci ya da istatistikçi'' denmesi daha uygun olur. Zaten hepsi aynı yazılımları kullanıyor ve orada çoğu futbolcunun bilgileri hep yanlış ve eksik. 


Sırf ''Scouting Başarısı'' diyebilmek için ''Kulübüm başkasının keşfettiğini değil, benim keşfettiğimi alsın'' mantığıyla hareket edildiği için yetenekli futbolculara kapılar kapanmaya devam ediyor. Yani bizlerin futbolcu önerileri dikkate alınmıyor. Önerdiğimiz futbolcunun bilgileri teknik adamlara iletilmiyor bile. İletilen teknik adamın futbolcu izleyecek vakti yok. işte burada futbolcuyu en iyi bilen kişi menajeridir. Size sunduğu materyallerin doğruluğuna emin olmak kaydıyla, en güvenmeniz gereken kişi menajerdir. Türkiye'de ise tam tersi. 


Bu konuda tartıştığım Süper Lig'ten 1-2 scouting şefi oldu. Her ikisini de şahsi olarak tanımıyorum, makamlarına istinaden aradım, çünkü futbolcu temsilcisi olarak bu benim görevim. Şefin bir tanesi gönderdiğim bilgileri, ne kendi incelemiş, ne video izlemiş, ne de teknik direktöre iletmemiş! Ben de haber bekliyordum. Diğeri de iletişimlerime cevap bile vermiyor, zaten hemen kalibresini anlıyorsunuz bu tip adamların. Kulüp bana; ''Bu işle x kişi ilgileniyor, onu arayın'' diye irtibatı veriyor ama adam telefonu açmıyor, mesaja cevap vermiyor. Peki bu insanların kulüpteki görevi nedir? Menajerler görevi gereği futbolcusunu önermek zorunda. Sen de görevin gereği öneriyi almak zorundasın. Sonrasında transfer edip etmemek yönetimin kararıdır. Peki sen futbolcu önerisi almayacaksan ne iş yapıyorsun orada. Görevini yerine getirmeyeceksen ne işin var o koltuklarda! Messi arayıp, ''Bedava geliyorum'' diyecek olsa kulübün haberi olmaz. İletişim sıfır ve ne yazık ki bu sadece Türkiye'deki kulüplere has bir durum. Türk futbolcu böyle gelişir mi? 


TÜRKİYE'DEKİ KULÜPLERİN İLETİŞİMİ YOK 

Kulüplerimiz akşam üstü mesailerini bitirip dükkanı kapatıp gittiği için, telefonla binada birine ulaşmak mümkün değil. Aradığınızda güvenlik görevlileri çıkıyor telefona :) Yabancı ülkelerle saat farkı var. Arayan adam bir tane yetkili bulamaz çünkü mesai saatleri uymuyor. Yetkiliye ulaşsanız bir de, ''Başkan transferlere bizi karıştırmıyor'' diyenler tayfası var. ''Tamam, o zaman başkanla nasıl görüşebilirim?'' diyorsun, scouting şefi diyor ki, ''Olmaz telefonu bağlayamam, numarasını veremem.'' Peki kardeşim ben futbolcumu kime nasıl önereceğim? Bu başkan bulutla mı haberleşerek transfer yapıyor, yoksa kendi ahbaplarından mı futbolcu alıyor! (Siz konuyu anladınız yani.) İnanılmaz bir iletişim sorunu ve görev yetki sorumluluk karmaşası var Türk kulüplerinde. 



Bütün bunlarla birlikte, yurt dışında ''Türk kulüpleri paranı ödemez'' imajı olduğu için işler daha da zorlaşıyor. Özellikle de gurbetçi futbolcu kardeşlerimiz Türkiye'ye getirilip imza attırılıyor ve sonra sahipsiz bırakılıp geri dönmek zorunda kalıyorlar. Yetiştirme payı alabilmek için alt yaş gruplarına gurbetçileri getirip imza attıran ve bir dakika bile forma vermeden geri dönmek zorunda bırakılan çok futbolcu var. Bu kötü örneklerden dolayı mağdurlar arttıkça, gurbetçileri de kaybetmeye başlıyoruz ve Türkiye'deki tüm kulüpleri aynı zannediyorlar. Türkiye'de ''2. ya da 3. Lig'de oynayacağıma, yurt dışında 5. Ligde oynarım daha iyi'' diyorlar. Bu yönetim sistemi değişmeden doğruyu bulamayız.  

Kulüpler de scouting ekiplerini yeniden gözden geçirmeli ki bir şeyler yoluna girsin. Kulüplerimize satılmış olan (isim vermeyeyim) scouting yazılımlarının bir çok futbolcunun bilgilerini yanlış ve eksik eklemiş olması büyük bir sorun haline geldi. Bizler, futbolcularımızın bilgilerinin bu yazılımlarda güncellenmesi için talepte bulununca ''Ücretli üye olun, futbolcuyu güncelleyelim'' cevabıyla karşılaştığımız için sağlıklı bir sonuç elde edemiyoruz. Ne yazık ki kulüp çalışanları da bu yazılımlar hakkında o kadar bilgisiz ki, oradaki verilerin ''UEFA'nın resmi kayıtları olduğunu zannederek'' yanlış bilgiler üzerinden futbolcuları değerlendiriyorlar. 


Kulüp yöneticilerinin araçlara değil de amaca odaklanması lazım. Burada amaç, iyi bir futbolcu transfer etmekse, yazılımlara, menajere veya diğer unsurlara değil, size sunulan bilgilere odaklanmanız lazım. Mesela bizzat benim bire bir tesislerinde görüştüğüm bazı kulüplerin scouting şeflerine video izletmek istediğimde; ''Biz o videoyu izleyemeyiz. Bu yazılımdan başka bir değerlendirme yapmıyoruz'' cevabı aldığım oluyor. Yani, o kadar ciddi ve kesin sonuç veren bir yazılım zannediliyor ki, elimizdeki resmi belge, dosya ve videolara bakılmıyor. En yakın örnek olarak, futbolcularımdan birinin resmi istatistiği 217 maç, 79 asist, 64 gol olmasına rağmen, bu yazılıma girip baktığınız zaman 1 maç, 0 asist, 1 gol atmış olarak 2016'dan beri futbol oynamıyormuş gibi görünüyor. Hatta, ''temsilcisi yok'' olarak kaydedildiği için bizi yalancı durumuna düşürüyor bu yazılımlar. 

Halbuki bir futbolcuyu en iyi tanıyan kişi menajeri temsilcisidir. Piyasadaki duruşuna güvendiğiniz bir menajer size futbolcusunun en doğru bilgilerini verir. Her menajerin pazarlama şişirmelerine de güvenmemek lazım ve ispat istenmeli. Kulüp yönetimi yazılımlardan başkasına güvenmiyorlarsa, bu şartlarda istediğin kadar resmi belge göster, o futbolcuyu kulübe anlatmak mümkün değil! Bu yüzden yabancı kulüplere futbolcu teklif etmek çok daha kolay bir süreç oluyor bizler için. Sonra da diyorlar ki, yabancı kulüpler bu yetenekli futbolcuları nereden buluyor? Adamlarda iletişim var. Her öneriyi dikkatle değerlendiriyorlar ve kayda değer bir futbolcu görünce hemen yatırım yapıyorlar. 

Tecrübelerime istinaden, Türkiye'de ''Altyapı sorunu'' olarak gündeme gelen de aslında menajerlik ve scouting sisteminin yanlışlarının bir yansıması. ''Kesinlikle Türk futbolunda altyapı sorunu yok.'' Altyapı için tesisleşmenin daha da genişlemesi gerekli olsa da futbolcu standartlarımızın kötü olmadığını düşünüyorum. Asıl sorun, altyapıda başarılı olan futbolcuların profesyonele geçiş sürecinde yaşanıyor. Eski kafalı teknik adamlarla vedalaşıp, yenilikçi yeni nesil hocalar altyapılarda görev almalı. Altyapı hocalarına düzgün maaş verirseniz, b.his mevzuları, futbolcudan komisyon, transferden komisyon vb. konuların önüne geçebilirseniz her şey düzelir. Kolay mı? Evet çok kolay. 


TÜRKİYE'DE YABANCI FUTBOLCU SINIRI OLMAMALI 

Türkiye'de yabancı sınırı hiç bir lig kategorisinde kesinlikle olmamalı. Hatta yabancı futbolcuları da kulüplerimiz yetiştirip yurt dışına satarak gelir elde edebilmeli. Bu çok önemli bir para kaynağı. Avrupa ülkelerinin alt seviye liglerinde bile yabancı futbolcu satıp para kazanıyor kulüpler. Bizde ise ilk 4 sıraya mücadele eden takımlarımız ünlü yıldızları transfer ederek diğer takımlarla arasındaki farkı açtıkça, alttaki takımların yöneticileri güç dengesi kurmak için ''yabancı kısıtlamasını'' destekliyor. Bu o kadar yanlış bir düşünce ki ırkçılıkla eş değer. 

Avrupa'da 4-5. Liglerde bile yabancı futbolcular oynayabilirken, bizde Süper Lig için kısıtlamadan bahsetmek futbolumuza en büyük kötülüktür. Global dünyada artık hiç bir sektörde yerli-yabancı kısıtlamasının konuşulması mümkün değil. Ticarette bir çok yabancı marka Türkiye'de üretim yaparak ''Yerli üretim'' logosuyla iş yapıyorken ''Yabancı kısıtlaması'' getirip hepsinin kapı dışarı edilmesinin konuşulmasının ekonomi açısından mümkün olmadığı gibi, futbolumuzda da kısıtlanması konuşulamaz. 

Yabancı sınırı kesinlikle olmamalı. Kanuna kurala uygun biçimde TFF, Süper Lig'te kulübede en az 1 tane 20 yaş altı futbolcu bulundurma ve sezonda en az 4 maç oynama mecburiyeti getirirse bakın nasıl yıldızlar çıkıyor piyasaya! Fakat hangi maçta oynatacağına teknik direktör karar vermeli. Yani ''ilk 11 oynama mecburiyeti'' çok yanlış bir kural. Bu durumda hak etmese bile yerli adama sürekli forma vermek zorunda. Sırf yerli olduğu için bir avantaj verilmesi adaletsiz bir uygulama olur. Yabancı futbolcuların gelmesiyle yerliler şans bulamaz zannedilse de ben tam tersini düşünüyorum. ''Bu adam amatörde bile oynayamaz'' dediğiniz bir sürü yerli futbolcu, yabancı kısıtlaması sebebiyle türedi. Halbuki yabancı serbest olsa ''sadece iyi olan yerlilerin formayı kapma şansı'' ortaya çıkacağı için yerliler daha fazla çalışıp kazanmak için mücadele edecektir. Yerli futbolcularımızın da profesyonel düşünce bazında çok eksikleri var. Yetenek var ama akıllı ve bilgili de olmak lazım. 


PROFESYONEL VE AMATÖR LİG STATÜLERİNDE REVİZYON GEREKİR 

Gençleri kazanırken, yetişmiş futbolcuyu da kaybetmeden, yabancı yerli uyumunu sağlayarak Türkiye'de futbolumuzun gelişmesi ve kulüplerimizin kazanç sağlaması için profesyonel ve amatör liglerin nasıl bir statüye geçmesi gerektiğini kısaca anlatayım. 
Türkiye'de 4 profesyonel, 1 yarı profesyonel, 2 amatör ve toplamda 7 ligden oluşan yeni statü önerimi sunuyorum. 

TFF PROFESYONEL LİGLER 

0. SÜPER LİG: Yabancı sınırsız. İlk 16'da 1 adet U20 yerli. 

1. LİG: Yabancı sınırsız. 4 adet U24 yabancı + 3 adet U24 yerli. 

2. LİG: Yabancı 6 adet U22 (Milli en az 1 kez) + 4 adet U24 yerli. 

3. LİG: Yabancı 4 adet U20 + 5 adet U24 yerli. 

4. LİG: Yabancı 3 adet U20 + 6 adet U24 yerli. (BAL, 4.Lig olur) 

+ YARI PROFESYONEL / AMATÖR 
5. ULUSAL LİG: 3 yabancı U20. (Profesyonele yükselme ligi) 

+ AMATÖR LİGLER 
6. BÖLGESEL AMATÖR LİG: 4 adet U20. (SAL birleşir) 
7. YEREL AMATÖR LİG: 6 adet U22. (1./2. Amatör birleşir) 

Dünya futbolunda parmakla gösterilen yetiştirici ülkelerin alt liglerinde ''yabancı sınırı yok.'' Yerliyi de yabancıyı da kendileri yetiştirip satıyor. Türkiye'de ise Süper Lig için yabancı sınırı konuşuluyor. Halbuki alt liglerimizde bile yabancı sınırı olmamalı ve üst liglere yetiştirici olmalılar ki kulüplerimiz yurtdışına futbolcu satıp kazanç elde edebilsin. Türk Devletleri için de yerli statüye geçilirse büyük bir pazar oluşur. İyi olan formayı kapar. Binlerce vasat yerli profesyonel lisanslı futbolcun olacağına, yüz tane harika yerli oyuncun olur ve hem Milli Takım hem de kulüpler ihya olurlar. 
(fortuna Zafer / Altın Karma Futbolcu Temsilciliği) 

2 yorum:

  1. Helal olsun reis gerçekten dediğin gibi yetenekli insanların önünü açmak için çalışıyorsan tebrik ediyorum. Türkiye'de bütün spor dallarında başarı sağlayabilecek çok yetenekli çocuklar var ve %90'ının ya ailesinin spora yönlendirmemesi sonucu ya da vasıfsız antrenörler tarafından harcanıyor, çok yazık. Benim de hayallerimden biri olan "çok kapsamlı bir yetenek avcısı olmak", sadece fiziksel olarak güçlü olanı değil mental ve fiziksel sınırlarını zorlamayı bilen çocukları keşfetmeyi, başkalarının da ilke edinişini görmek beni çok sevindirdi ve bu yorumu da o yüzden yazdım :) kolay gelsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Görüşleriniz için teşekkürler. Yeni keşfedilmiş, 25 yaş altı isimsiz bir futbolcuyu Türkiye'deki kulüplere transfer teklif edip kabul görmek en zor iş olsa da, Altın Karma Futbolcu Temsilciliği başarılarına adım adım devam ediyor.

      Sil

Düzgün dille ve itham hakaret içermeyen yorumlarınız, editör onayından sonra yayınlanmaktadır. www.fortunaTV.com

📡 TV KANALI KURULUMU



🛒 ALIŞVERİŞ