Medya kulislerinde hep konuşuruz, ''Bunlar bir anda nasıl böyle büyüdü'' diye. Hepimizin dikkatini çekmiştir, küçücük internet siteleri bir anda milyonlara hitap eder hale gelir. Aniden büyük medya kuruluşlarından biri haline geliverir. Onlarca çalışanı olan basit web sitelere bu para nereden geliyor acaba? sorusunun cevabı ABD'den geldi. ABD'li Chrest Foundation'ın, Türkiye'de algı operasyonu yapmaları için muhalif basın organları ve düşünce kuruluşlarına servet ödeyerek güçlendirdiği ortaya çıktı. ABD merkezli Chrest Vakfı'ndan, yüzbinlerce dolar fon alan ''yerli görünümlü medya'' kurumları her şeye muhalefet etmesiyle dikkat çekiyor. ''Özgür, tarafsız'' vb. sloganlar kullanan bu medya kuruluşlarının dış güçlerden beslenerek büyüdüğü ve hiç de özgür olmadıkları ortaya çıktı.
2024'de ise MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, yabancı vakıf ve derneklerin fonladığı medya kuruluşlarının 'milli güvenliği tehdit ettiği' gerekçesiyle lisanslarının iptal edilmesi için mecliste yasa önerisi verdi. İsmail Özdemir; “Son yıllarda bazı yabancı vakıf ve derneklerin farklı gerekçelerle ülkemizde faaliyet gösteren bazı yayın kuruluşları ve medya organlarını fonladığına dair bilgiler sıklıkla kamuoyuna yansımıştır. Fon alan kuruluşların da Türkiye’nin milli güvenliği aleyhine faaliyetler yürüttüğü anlaşılmaktadır. Konuyla ilgili olarak İçişleri Bakanlığımıza verdiğimiz soru önergesinin ardından, yabancı vakıf ve derneklerden fon alan medya kuruluşları ve yayın organlarının RTÜK denetim ve onayına haiz lisanslarının iptal edilmesine dair kanun teklifimizi de meclise sunduk…” açıklaması yaptı.
Şimdi söyleyeceklerimi kimse dillendirmiyor ve yine ilk benden duyacaksınız ama muhalefet kendi ''Candaş'' medyasını kalkındırırken, ''Yandaş'' denen haber siteleri ve medyaya AK Parti'nin en ufak bir desteği olmadığı bilinen bir gerçek. Zaten AKP'nin ödü kopuyor muhalif medya ve sanatçılardan. ''Aman bize cazgırlık yapmasınlar'' korkusuyla en çok değeri muhalif sanatçılara verdiklerini bizim sektör çok iyi bilir. Hatta, AKP'ye yakın olan biriyle iş yapıp, ''Yandaşa kıyak geçmiş'' demesinler diye, piyasanın bütün sanatsal işlerini muhaliflere veriyorlar. Muhalif arkadaşlarımız da bu söylemlerle piyasanın tozunu attırıyorlar. Şimdi bunları söyledim diye ''fon beklentisi var'' diyemezsiniz. Ben 30 yıldır her işimi kendim yaptım. Hiç bir yerden 1 kuruş almadım ve en ufak bir beklentim olmadı. Beni kendinizle karıştırmayın! ''Fan Fini Fin Fon'' işlere biz bakmıyoruz. Hadi başka kapıya...
ABD'NİN FONLADIĞI MEDYA KURULUŞLARI
140 Journos, Medyascope, Bağımsız Gazetecilik Platformu P24, Serbestiyet, Film Mor Kadın Kooperatifi, İstanbul Kültür Sanat Vakfı, Anadolu Kültür Derneği, Hafıza Merkezi, Sivil Sayfalar, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV), Sabancı Üniversitesi, Mekanda Adalet Derneği, Mezopotamya Vakfı, Hrant Dink Vakfı, Ekonomi ve Dış Politikalar Merkezi (EDAM) ile TESEV, Yurttaşlık Derneği, Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DİSA), ABD'li Chrest Foundation'ın fonladığı kuruluşlar.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, konuyla ilgili AA'ya yaptığı açıklamada, merkezi Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunan bir vakfın Türkiye'de bazı medya kuruluşlarını fonladığına dair iddiaları yakından takip ettiklerini belirtti. Türkiye Anayasası'nın haber alma ve verme özgürlüğünü güvence altına aldığını hatırlatan Altun, özgür basının, demokrasinin bel kemiği olduğunu vurguladı.
Medyanın, iç ve dış vesayet odakları tarafından ilgi duyulan bir alan olduğunu da bildiklerini aktaran Altun, şunları kaydetti: "Bazı yabancı liderlerin Türk siyasetini dizayn etme niyet ve gayretlerini açıkça ifade ettiği bir ortamda, hiçbir yabancı devlet ve kuruluşun medya sektörüne çeşitli fonlar sağlamasını söz konusu çıkar ve hedeflerden bağımsız yorumlayamayız. Kimsenin şüphesi olmasın ki, ne basın özgürlüğü ne de bir başka bahaneyle demokrasimizi kimsenin masasına meze yaptırmayız. Yeni kisveler altında beşinci kol faaliyetlerine müsaade etmeyiz. Yabancı devletlerin veya kuruluşların fonlarıyla ülkemizde faaliyet gösteren medya kuruluşlarına yönelik bir düzenleme ihtiyacı olduğu açıktır. Bunun örneğini Amerika Birleşik Devletleri’nde görmemiz mümkündür.
Örneğin ABD'de yabancı devletler tarafından fonlanan medya kuruluşları, altı ayda bir ABD makamlarına çalışmaları hakkında detaylı bilgi vermek durumundadır. Türkiye'de de benzer statüde faaliyet gösteren, doğrudan yabancı devletler tarafından fonlanan çeşitli medya kuruluşları bulunmaktadır. Bunlarla ilgili kamu düzeninin korunması ve halkımızın doğru haber hakkının teminat altına alınması amacıyla, ihtiyacımız olan düzenlemeleri en kısa sürede tamamlayacağız."
SİYASİ PARTİLER TELEVİZYONLARI FONLUYOR
Yakın zamanda Muharrem İnce; ''Halk TV, Tele 1, KRT kanallarını CHP ve İP fonluyor. Partilerden düzenli maaş alanlar var. Belgeleriyle ispatlarım'' dedikten sonra gündeme düşen siyasi partilerle televizyon ilişkileri gündemi belirledi. İlk cevap Merdan Yanardağ ile Tele 1'den geldi. ''Mitingleri para karşılığı yayınlıyoruz'' dedi. Fakat, siyasi partilerin reklam standartları kanunen belli çerçevede olabiliyor ve harcamaları denetlendiği için, bir televizyon kanalına ''miting yayın ücreti'' verilmesi mümkün değil. Miting yayınlama ücretinin parti kanadında ne tür bir faturaya yansıtıldığı tartışılıyor. Siyasi partiler, bayram, seçim vb. özel günlerde reklam spotu olarak televizyonlara reklam verilebiliyor. Fakat mitingler ücretli değil.
Peki miting yayınları nasıl yapılıyor? Geçmişte bir çok kez çeşitli partilerin miting yayınlarını yaptığım için anlatayım. Miting yayınlanacağı zaman genellikle sadece çekim ekibinin meydandaki yeme içme masraflarını partiler üstlenir. Bunlar çok düşük miktarlar ve faturalık işler değil. Bazen bir partili de herkese yemek dağıtır. Başkan gelip kendi cebinden ekibe harçlık verir. Bunlar da çok düşük miktarlar. Yani partililerin gönüllülük esasıyla masrafları karşıladığı işlerdir. Teknik olarak eskiden canlı yayın aracı, link ve ses sistemi kirası ödenirdi. Artık teknoloji geliştiği için çok büyük bir teknik yük olmuyor. Miting alanı olduğu için zaten ses ışık işlerini partiler kendileri karşılıyor. Televizyonlar sadece hazır meydanlara gelip teknik ekibiyle çekimi yapıyorlar. Yayın masrafından başka bir kalem yok.
Fakat, televizyon yayını için, kanallar kesinlikle ekstra ücret talep ederler. Asla bedava yayınlamazlar. ''Bunu bir fırsat olarak görürler'' ve ağlayıp sızlayıp partilerinden para isterler. ''Maaş veremedik. Uydu kirası ödeyemedik. Para lazım'' vb. klasik söylemlerle partilerden ücret isterler. Herhangi bir partinin başkanına ''bu doğru mu?'' diye sorun onlar size fazlasını anlatırlar. Kağıt üstünde görünmese de piyasada herkesin bildiği gibi eğer partiyle birebir bağı olan CHP/İP: Halk TV, Tele 1, KRT ve SP: TV5 gibi kanallarsa o para televizyonun kasasına bir şekilde girer. Düzenli olarak uydu yayın kirasını partilere karşılatan kanallar var. Bunu televizyon camiasındaki herkes bilir. ''Göster belgeyi'' deyince her şey usulüne uygun ayarlandığı için televizyonlar için hiç sorun çıkmaz.
Partilerden para akışı olması kendi adıma ''etik değil'' ve asla benim yapmayacağım bir şey ama para alan televizyonları da eleştirmiyorum. Onların kendi tercihleridir ama kimden para alıyorsan ona hizmet edersin. Bugün x partinin sözcüsü gibi yayın yapar, yarın daha fazla para verirler y partisine ''hizmet'' edersin. Bu yüzden televizyonlarla siyaset ilişkisinden hoşlanmadığımı her ortamda söylerim. Burada tartışılan asıl konu, ''partilerin hizmet bedeli adı altında hangi yöntemlerle para karşılığı miting yayınlattığı ve ne kadar ücret ödediğidir.'' Cevabı da siyasiler verecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Düzgün dille ve itham hakaret içermeyen yorumlarınız, editör onayından sonra yayınlanmaktadır. www.fortunaTV.com